Hz. Ömer’in kıtlıkta adaleti ve yardım seferberliği
Hz. Ömer (r.a.)’in halifeliği döneminde, Medine ve çevresinde çok büyük bir kıtlık baş gösterdi. Yağmur yağmıyor, ekinler yetişmiyor, halk açlıkla boğuşuyordu. İşte böyle ağır bir zamanda Hz. Ömer (r.a.), yalnızca bir halife değil, adil bir önder, halkı ile birlikte dertlenen bir lider olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
“İnsanlara Dokunan Sıkıntı Bana da Dokunmalı”
Hz. Ömer (r.a.) kıtlık boyunca et ve yağ yememeye yemin etti. Kendisi için değil, halkının halini hissedebilmek, onlarla aynı duyguları paylaşmak için. Yaptığı şu açıklama, adalet anlayışının ne kadar derin olduğunu gösteriyordu:
“İnsanlara dokunan sıkıntı bana da dokunmazsa, ben halkımın işleriyle nasıl ilgilenmiş olurum?”
Bu söz, sadece bir ahlak dersi değil; aynı zamanda İslam toplumunda liderin halkıyla nasıl bütünleşmesi gerektiğinin en güzel örneğiydi.
Valilere Mektup: Kısa Ama Sarsıcı
Hz. Ömer (r.a.) bu zor zamanda Şam, Filistin, Irak ve Mısır’daki valilere yardım mektupları gönderdi. Mektuplar kısa ama etkiliydi:
“Allah’ın selâmı üzerine olsun!
Selâmdan sonra derim ki:
Sizler ve berâberinizdekiler yaşıyorken,
beni ve berâberimde olanları helâk olmuş olarak görmek ister misiniz?”
Bu mektuplar sayesinde İslam beldelerinden yardım kervanları Medine’ye akmaya başladı. Her biri, kardeşliğin ve ümmet bilincinin bir nişanesiydi.
“Bir Evin Rızkı Paylaşılırsa Kimse Ölmez”
Hz. Ömer (r.a.), sadece devlet hazinesine değil, halkın vicdanına ve insafına da seslendi. Adaletin sadece mahkeme değil, mutfaklarda da olması gerektiğini söyledi:
“Şayet insanların geçimini sağlayacak bir şey bulamazsam, imkânı olan her eve; evdeki insan sayısı kadar misafir alarak, bir kişinin yiyeceğini iki kişi yemek suretiyle paylaşmalarını emrederdim.”
Ve ekledi:
“İnsanlar bir karın doyuracak şeyi bölerek, yarısını bir başkasıyla paylaşmakla ölmezler.”
Yezid bin Eslem (r.a.) Şöyle Der:
“Kıtlık yılında Allah (c.c.) müslümanların sıkıntısını gidermeseydi, biz Hz. Ömer’in, müslümanların durumu için duyduğu üzüntüden dolayı öleceğini sanıyorduk.”
Bu söz, halifenin ne denli hassas ve ümmetin derdiyle hemhal olmuş bir lider olduğunu göstermeye yeterlidir.
Sonuç: İslam’da Adalet, Paylaşma ve Liderlik
Hz. Ömer (r.a.)’in kıtlık dönemindeki uygulamaları bize bugün de çok şey söylüyor:
-
Lider, halkıyla aynı sofraya oturmalı.
-
Zengin, yoksulu düşünmeli.
-
Paylaşmak, aç kalmaktan korkulacak bir şey değildir.
-
Adalet, yalnızca mahkemede değil, sofrada da olur.
İyiliği de, zorluğu da paylaşmak İslam’da adaletin ta kendisidir.



