Nuh (a.s.)’ın ibret dolu vasiyetleri ve tevhit mesajı.
Tufan gibi büyük bir imtihandan geçmiş olan Nuh Aleyhisselam, bu olaydan sonra 350 yıl daha yaşamıştır. Ömrünün sonlarına yaklaştığında oğullarını yanına toplayarak onlara önemli öğütlerde bulunmuş, özellikle tevhid inancının korunması ve ahlaki temizlik üzerinde durmuştu.
Nuh (a.s.)’ın Oğullarına Vasiyeti
Nuh Aleyhisselam, vefatından önce büyük oğlu Sâm’ı vekil tayin etti. Oğulları Sâm, Hâm ve Yâfes ile onların çocuklarını yanına çağırarak şöyle dedi:
“Yüce Allah’a kulluk etmeye devam edin.”
Ve oğlu Sâm’a şu üç altın öğütte bulundu:
1. Şirkten Sakın!
“Ey oğulcağızım! Kalbinde zerre ağırlığınca şirk olduğu hâlde kabre girme. Çünkü Allah’ın huzuruna müşrik olarak gelen kimsenin hiçbir delili yoktur.”
2. Kibirden Uzak Dur!
“Kalbinde zerre ağırlığınca kibir olan kimse kabre girmesin! Zira kibir, Yüce Allah’ın ridâsıdır (elbisesidir). Kim onunla çekişirse Allah ona gazap eder.”
3. Allah’ın Rahmetinden Ümit Kesme!
“Kalbinde zerre ağırlığınca ümitsizlik varsa, o hâlde kabre girme! Allah’ın rahmetinden yalnızca sapık kimseler ümidini keser.”
Nuh (a.s.)’ın Tevhid Üzerine Öğüdü
“Ey oğlum! Sana iki şeyi emrediyorum ve iki şeyden de nehyediyorum.
Emrettiğim şeylerden biri “Lâ ilâhe illallâh” kelimesidir. Çünkü bu kelime,
yedi kat gökler ve yedi kat yerlerden daha ağır gelir.”
Ayrıca şöyle buyurmuştur:
“Eğer gökler ve yer bir çember olsa, ‘Lâ ilâhe illallâh’ ve ‘Sübhânallâhi ve bihamdihî’ bu çemberi parçalar. Çünkü bu kelimeler her şeyin duasıdır ve mahlûkat bu kelimelerle rızıklanır.”
Dünya Hayatı Hakkında Sözleri
Vefatı yaklaşınca Nuh (a.s.)’a şöyle sorulmuştu:
“Ey Ebu’l-Beşer ve ey uzun ömürlü! Dünyayı nasıl buldun?”
O da şöyle cevap verdi:
“Dünyayı iki kapılı bir ev gibi buldum. Bir kapısından girdim, diğerinden çıktım.”
Nuh (a.s.), dünyada sadece kamıştan bir kulübede yaşadı.
“Daha sağlam bir ev yapsaydın ya?” denildiğinde ise şu veciz cevabı verdi:
“Ölecek bir kimse için bu bile çok fazladır.”
Sonuç
Nuh Aleyhisselam’ın bu nasihatleri; tevhidin önemi, şirkten kaçınmanın zorunluluğu, kibirden sakınmanın gerekliliği ve Allah’a olan güvenin bir mü’minin temel taşı olduğunu açıkça göstermektedir. Onun hikmetli sözleri, sadece çocuklarına değil, kıyamete dek gelecek tüm insanlığa ışık tutmaktadır.
Unutmayalım:
“Lâ ilâhe illallâh” bir kelime değil; bir hayat ölçüsüdür.
Kibir, rahmetten uzaklaştırır; tevazu ise cennete yaklaştırır.
Ümitsizlik, şeytanın silahıdır; müminin silahı ise Allah’a olan güvenidir.



