Anne ve babaya vefakâr olmanın yolları: Sadaka, dua, namaz ve hayırlarla onları unutma. Onlara yapılan hizmetin değeri nedir?
Anne ve Baba İçin Yapılan Hayırların Önemi
Dinimiz, anne ve babaya hürmet ve hizmeti en yüce değerlerden biri olarak görür. Onlar hayatta olsun ya da vefat etmiş olsun, bir mümin daima onlara dua etmeli, hayır hasenatlarını onların adına da niyet ederek yapmalıdır. Zira Allah Teâlâ İsra Suresi 23. ayetinde şöyle buyurmuştur:
"Rabbin, yalnızca kendisine ibadet etmenizi ve anne-babaya iyilik yapmanızı emretti..."
Anne ve babaya öf bile dememek, onlara güzel sözler söylemek ve her fırsatta gönüllerini hoş etmek, bir müminin görevidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ise şöyle buyurur:
"Bir kimse anne ve babasının yüzüne şefkatle bakarsa, Allah ona bu bakışından dolayı kabul edilmiş bir nafile hac sevabı yazar."
Sadakaları Anne ve Baba Adına Vermek
Sadaka verirken yalnız kendisi için değil, anne ve babası adına da niyet edilmelidir. Kimi alimler, yoldan taş kaldırırken bile bir taşı annesi, diğerini babası için kaldırır; en küçük hayrı dahi onlara hediye ederdi.
Unutmayalım: "Kişi sadaka verirken 'Bu annem için, bu babam için' dediğinde kendi sevabından bir şey eksilmez." Allah Teâlâ cömerttir, karşılıkları ziyadesiyle verir.
Öfkeyi Yutmak ve Muhsin Olmak
Kur’an-ı Kerim’de Allah, öfkesini yutan ve affedici olan kulları “muhsinler” olarak över:
"Bollukta ve darlıkta infak ederler, öfkelerini yutarlar, insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever." (Âl-i İmrân 134)
Bu ayet, özellikle anne ve babaya karşı sabırlı, anlayışlı ve affedici olmanın ne denli değerli olduğunu gösterir.
Anne ve Baba İçin Kılınan Namaz, Yapılan Duanın Fazileti
Kuşluk vakti kılınan iki rekat namazın sevabını anne ve babaya hediye etmek, onlara büyük bir armağandır. Vefat etmiş olsalar bile yapılan her hayır ve dua onlara ulaşır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurur:
"İnsan ölünce, amel defteri kapanır. Ancak üç şey müstesna:
Sadaka-i cariye,
Faydalı ilim,
Kendisine dua eden salih evlat."
Kıssadan Hisse: Annenin Bir Tekmesini Bile Ödeyemezsin
Hasan-ı Basrî (rahmetullahi aleyh) hacc sırasında kendisine annesini sırtında taşıyarak hac yaptıran bir gencin “Onun hakkını ödeyebilir miyim?” sorusuna şu şekilde cevap vermiştir:
“Sen onun hakkını, karnındayken attığın bir tekmenin karşılığını bile ödeyemezsin.”
Bu söz, anne ve babaya hizmetin sınırı olmadığını ve kulun daima kendini bu konuda eksik hissetmesi gerektiğini gösterir.
Unutma: Onların Hakkı Ödenmez
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyuruyor ki:
"Bir kişi anne babası köleyken satın alıp azat etse, ancak onların karşılığını ödemiş olur. Hakkını değil..."
Annenin dokuz ay boyunca yavrusunu taşıması, ardından sancılı bir doğumla dünyaya getirmesi bile başlı başına ödenemez bir nimettir. Bu nedenle daima dua etmeli, hayırlarımızı onlar adına da sunmalı ve gönülden vefakâr bir evlat olmalıyız.



